Mehmet Arif DEMİRER
Derin Tarih Dergisi’ni
her ayın birinci günü alır, tüm yazılarına göz atar, ilgilendiklerimi de
dikkatle okurum. Tespit ettiğim hataları Derginin Genel Yayın Yönetmeni ve
ZAMAN Gazetesi Köşe Yazarı Sayın Mustafa Armağan’a gönderirim. Genellikle cevap
vermez, bir sonraki sayıda düzeltme de yayımlamaz. İlk zamanlar sinirlendirdim.
Artık alıştım.
Mayıs 2014 sayısında
bulduklarım:
Prof. Dr. Mümtazer
Türköne şu soruya;
“5816 sayılı ATATÜRK’ü
Koruma Kanunu’nun Demokrat Parti döneminde çıkarılması bir ironi midir?”
Şu cevabı vermiş:
“Aslında ironi değil.
1952 yılına özgü bir psikolojik harekat operasyonuna karşı Demokrat Parti’nin
aldığı bir önlem bu. Ordu DP iktidarını sindiremiyor. Ticaniler eliyle ATATÜRK
büst ve heykellerine saldırılar düzenlenerek iktidarın meşruiyeti tartışmaya
açılıyor. Bir tür ‘Danıştay Saldırısı Modeli’ devreye giriyor. DP
provokasyonları engellemek için bu kanunu çıkartıyor…”
Kanun, 25 Temmuz 1951
(1952 değil) tarihinde TBMM’de ittifakla kabul
edilmiştir, dört ay tartışıldıktan ve tasarıda değişiklikler yapıldıktan sonra.
Kanunun adı ‘ATATÜRK’ü Koruma Kanunu’ değil, ‘ATATÜRK Aleyhine İşlenen Suçlar
hakkında Kanun’dur. Ordunun DP iktidarını sindiremiyor iddiası ile ilişki
kurmak da tamamen hayal mahsulüdür.
26 Temmuz 1951 tarihli
ZAFER Gazetesinin manşeti: “İnkılapları Koruma Yolunda Meclis’in Aldığı
Büyük Karar” idi. Tasarı, Menderes’in talimatı ile kendisine danışılan
Prof. Hirsch’in tavsiyesi ile ‘Devrimleri Koruma’ olarak değiştirilmiş ve o
şekliyle Meclis’ten ittifakla geçmişti. Prof.
Türköne Derin Tarih dersinden sınıfta kalmıştır !
Derin Tarih Dergisi’nin
bu sayısının VİP konuğu Sayın Dr. Nilüfer Gürsoy Hanımefendi, ATATÜRK’ün;
İktisat Vekili (1932 – 1937), son Başvekili (1937 – 1939) ve Türkiye’nin Üçüncü
Cumhurbaşkanı Bayar’ın kızı. Dergi’de kendisi ile önemli bir söyleşi yapılmış.
Ama ZAMAN Gazetesi Köşe Yazarı ve Derin Tarih Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni
Sayın Mustafa Armağan söyleşiye bir Giriş eklemiş, D.T. imzasıyla. Bakınız bu
girişte ne buldum:
“Türkiye’nin demokrasi
tarihinde ‘beyaz’ bir tarih varsa 14 Mayıs 1950’dir.” Buna hiçbir itirazım
yok. Ama bir sonraki cümle, DP İktidarı döneminde de sık sık tekrarlanmış (‘27
Yıl’ Edebiyatı) çok yanlış bir iddiadır:
“Çeyrek asır süren Tek
Parti idaresi, buna hiç tereddüt etmeden ‘zulmü’ de diyebilirdik.”
ZAMAN Köşe Yazarı ve
Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, Bayar’ın kızı hanımefendi ile
söyleşiyi yayımlarken, bence, çok büyük bir nezaketsizlik yaparak, babasının
bölünmez bir parçası olduğu 1923 – 1938 (sonu) dönemi ile İnönü’nün 1939 – 1950
(14 Mayıs sabahına kadar) dönemini tek ve de zulüm dönemi olarak tanımlamış.
Yakışmamış.
Derin Tarih Dergisi’ni
izlemeye devam edeceğim. Aklıma hep ATATÜRK’ün tarih yazanları uyardığı şu sözü
geliyor:
“Tarih yazmak, tarih
yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat,
insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”
ATATÜRK, bu sözü Derin
Tarih Dergisi ve Prof. Dr. Mümtazer Türköne için söylemiş herhalde?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder