ŞEHİT
BAŞVEKİLİMİZ ADNAN MENDERES, ÖLÜMÜNÜN 55. YILINDA ANITMEZARINDA ANILDI
18 Eylül
2016 Pazar: “Demokrat
Parti olarak talebimiz, 15 Temmuz darbecilerinin Yassıada'da yargılanmasıdır”
(DP Basın
Merkezi – 17 Eylül 2016) 27 Mayıs Darbesi'nin ardından Yassıada yargılamaları
sonrası idam edilen Başvekilimiz Adnan Menderes, Dışişleri Bakanımız Fatin
Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanımız Hasan Polatkan, ölümlerinin 55. yılında
İstanbul’daki Anıt mezarda anıldı.
İstanbul
İl Teşkilatı tarafından düzenlenen ve çeşitli il ve ilçe başkanlarımız ile
partililerimizin katıldığı törende Genel Başkanımız Gültekin Uysal, “Şehitlerimizin
idam edilişinin, Yassıada'da hukuksuz yargılamayla vicdanlarımızın kanadığı
günden bugüne her yıl acılarımızı tazeliyoruz. Darbelerin bu büyük millete
tarihi yürüyüşünü kesintiye uğratmak adına yaptığını, bu ülkenin birliğini,
beraberliğini hedef alanların önce demokrasimizi hedef aldığını da biliyoruz” diye
konuştu.
“Demokrat
Parti olarak talebimiz,
15 Temmuz
darbecilerinin Yassıada'da yargılanmasıdır”
Halkımızın
15 Temmuz'da kahramanca bir direniş göstererek demokrasiye sahip çıktığını
belirten Uysal, şunları kaydetti:
“27
Mayıs'ta bedel ödemeyi göze almış olabilseydik ne 12 Eylüller, ne 30 Martlar,
ne 28 Şubatlar ne de 15 Temmuzlar yaşanırdı. 27 Mayıs'ta açılmış olan bu
parantezi gönlümüze nakşettiğimiz Yassıada'yı hukuksuz yargılamaların yapıldığı
bir yer olmaktan çıkartarak, tarihin ön verdiği bir yer haline
dönüştürebilmemiz için kamuoyu önünde Demokrat Parti olarak talebimiz, 15
Temmuz darbecilerinin Yassıada'da yargılanmasıdır.”
Genel
Başkanımız Gültekin Uysal, Şehit Başvekilimiz Adnan Menderes’in idamının 55.
Yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı
16 Eylül
2016 Cuma; “15 Temmuz
gecesi milletimiz demokrasiye sahip çıkarak Menderes oldu, Polatkan oldu, Zorlu
oldu”
“Başta
milleti için bedel ödemeyi göze alarak hizmet eden, sonrasında da şehadete
yürüyen başvekilimiz Ali Adnan Menderes’i, kıymetli bakanları Hasan Polatkan ve
Fatin Rüştü Zorlu’yu, 15 Temmuz gecesi meydanlarda ve görevinin başında
şehadete yürüyen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, ülkemizin bu gibi
hain girişimlerden, saldırı ve tertiplerden muhafaza olması için Yüce Allah’a
niyaz ediyoruz” (DP Basın Merkezi - 16 Eylül 2016)
GENEL
BAŞKANIMIZ GÜLTEKİN UYSAL, ŞEHİT BAŞVEKİLİMİZ ADNAN MENDERES’İN VE BAKANLARIMIZ
HASAN POLATKAN İLE FATİN RÜŞTÜ ZORLU’NUN İDAMLARININ 55. YILDÖNÜMÜ DOLAYISIYLA
BİR MESAJ YAYINLADI.
Uysal,
yayınladığı mesajda 27 Mayıs’ta milletin damarlarına zerk edilen ihanet
zehrinin 15 Temmuz gecesi bir kez daha vücut bulduğuna dikkat çekerek şunları
kaydetti:
“27 Mayıs,
bölgesel büyük bir kırılmadır”
1946
yılında tek sesliliğe, tek tipçiliğe ve teke karşı çoğulculuk anlayışıyla
ortaya koyduğu demokrasi bilincinde vücut bulan Demokrat Parti, 1950 yılında
milletin tevdi ettiği görevi 10 yıl sonra bir gasp sonucu kaybetmiştir.
Millet
adına daha iyiyi hayal ederek işleyen Demokrat Parti iktidarı; hayalini kurduğu
gelişmiş, üreten ve büyüyen Türkiye için verimli bir on yıl geçirmiştir.
Ne
yazıktır ki; Demokrat Parti’nin sahip olduğu “Büyük Türkiye” ideali, 1960
yılında uluslararası bir teşebbüs olduğu aşikar bir darbe ile sekteye
uğramıştır.
“27 Mayıs
Darbesi yalnızca Demokrat Parti’ye karşı değil; ezcümle Türkiye Cumhuriyeti’ne
karşı gerçekleşmiştir”
27 Mayıs
Darbesi yalnızca dönemin hükümetine, Demokrat Parti’ye karşı değil; evvela
Demokrat Parti nezdinde temsil edilen insanımıza, Türk Milleti’nin refah ve
huzuruna, Türkiye’nin bölgesel ve küresel kazanımlarına, ezcümle Türkiye
Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin
kısa vadede yakaladığı sosyal ve iktisadi gelişimin içeride ve dışarıda verdiği
rahatsızlık, yuları dışarıda olan bir eşkıya hareketi ile karşılık bulmuştur.
“Demokratlara
idam cezası veren darbeciler, Türk Milleti’ne olan öfke ve kinlerini 3 fani
bedenden çıkarmışlardır”
27
Mayıs’ta milletten öç almak isteyen malum “eşkıya hareketi”, iktidarı ele
geçirmekle kalmamış, milletin iradesinin tezahürü başvekilimiz Menderes ve iki
bakanının da canına kastetmişlerdir. Birtakım kurmaca mahkeme ve delillerle,
sözde yargıladıkları Demokratlara idam cezası veren darbeciler, emir aldıkları
bu cezaları infaz edene kadar Yaslıada’da Demokratlara türlü işkenceler
etmişler, Türkiye’ye, Türk Milleti’ne olan öfke ve kinlerini 3 fani bedenden
çıkarmaya çalışmışladır.
1961
yılının Eylül ayında birer gün arayla kefenlerini giyen Demokratlar, şehadete
yürürken dahi “millet” demiş, darbeci hainlerin maksadını bilmesine karşın
millet için dua ederek ilmeği boyunlarına geçirmişlerdir.
“27
Mayıs’ta toplumun damarlarına zerk edilen ihanet zehri, son olarak 15 Temmuz’da
kendini göstermiştir”
Darbeler
döneminin geçtiğini düşündüğümüz bir dönemde en acı şekilde tecrübe ettiğimiz
15 Temmuz ihanet hareketi, darbelerin zihinlerde yaşamaya devam ettiğini
bizlere kanıtlamıştır.
Ülkemizde
"kara" diye andığımız mayıslardan, eylüllerden, şubatlardan sonra
temmuzlar da bundan böyle kapkara olarak anılmaya başlanacaktır.
1960'ta
tohumu atılmış olan ihanet, maalesef kendi içimizde, en yakınlarımızda
filizlenmiş zehirli bir sarmaşık gibi birçok kurumumuzu, insanımızı
zehirlemiştir.
Bu zehrin
müsebbibi, anası, atası 27 Mayıs’tır. 27 Mayıs’ta toplumun damarlarına zerk
edilen bu zehir, zaman zaman nöbetler halinde nüksetmiş, son olarak da 15
Temmuz’da kendini göstermiştir.
“Rahmetli
Başvekilimizin ruhu 55 sene sonra huzura kavuşmuştur”
55 sene
evvel, bir gün arayla üç yiğidini ebediyete uğurlayan Türk Demokrasisi, 55 sene
sonra, 15 Temmuz gecesi yüzlerce yiğidini ebediyete uğurladı.
Yarım asır
sonra yüzlercemiz Menderes oldu, Polatkan oldu, Zorlu oldu…
“17 Eylül
gecesi Menderes'in idamı ile kabus gören yüce milletimiz 15 Temmuz gecesi
kabustan ilelebet uyanmış, Menderes'in “Büyük Türkiye” hülyasına devam kararı
almıştır”
Muhakkak
ki bu mücadelede var olan her bir kahraman Rahmetli başvekilimizin, Menderes’in,
Polatkan’ın, Zorlu’nun ruhlarını huzura kavuşturmuşlardır. Ve yine muhakkak ki
Eylül Şehitleri, 15 Temmuz şehitlerini arş-ı alada minnetle karşılamıştır.
Menderes
bir "Büyük Türkiye" hayal etmiştir. 17 Eylül gecesi Menderes'in idamı
ile kabus gören bu yüce millet 15 Temmuz gecesi kabustan ilelebet uyanmış,
Menderes'in hülyasına devam kararı almıştır.
“Demokrasi
inancımızdır, harcımızdır”
Türk
Milleti için, “büyük Türkiye” ideali için yarım asrı aşkındır inandığımız
demokrasi, 15 Temmuz’da da ispat olduğu üzere aynı zamanda harcımızdır. Bu yüce
milleti bir arada tutan, kaynaştıran, tanklara, silahlara göğsünü siper
etmesine vesile olan şey, demokrasi harcıdır. Bu açıdan güçlü bir demokrasi;
güçlü bir bağ, güçlü bir birliktelik, güçlü bir beraberlik ve huzur demektir.
“Hedefimiz
demokrasidir, milli birliğimizdir”
Türkiye
karşıtı her teşebbüs evvela demokratik değerlerimize el uzatarak bu milletin
kaynaşmasına mani olmak istemiştir. 27 Mayıs’ta olduğu gibi 12 Eylül’de, 28
Şubat’ta ve 15 Temmuz’da da hedef demokrasidir, hedef birlik ve
beraberliğimizdir.
Türk
Milleti’nin “bir” olduğu vakit nelere kadir olduğu 15 Temmuz akşamı alemi
cihana gösterilmiştir. Şüphesiz ki birlikteliğimize kast etmek isteyecekler
önce demokrasinin ayarları ile oynamak isteyeceklerdir. İşte bu nedenledir ki
demokrasiyi güçlendirmek boynumuzun borcudur. Demokrasiyi güçlendirmek 55 yıl
arayla demokrasi için şehadete yürüyen kahramanlarımıza namus borcumuzdur.
27
Mayıs'tan 15 Temmuz'a milletimiz en yüce değerinin demokrasi olduğunun idrakine
varmıştır. Demokrasi için atılacak her adım, adalet için atılacak her adım
şehitlerimiz için birer duadır. Demokrasimizin gücü demokrasi şehitlerimizi
onurlandıracak, demokratlarla Türkiye nurlanacaktır.
Bu dünyada
en değerli şey insan canıdır. Bunu muhafaza edecek, teminat altına alacak
olansa demokrasidir, adalettir.
“Darbeler
korkakların, demokrasi ise cesurların seçimidir”
Darbeler
korkakların, silahların arkasında, kötüye kullanılan yetkilerin gölgesinde
giriştikleri ihanetin adıdır. Darbeler korkakların, demokrasi ise cesurların
seçimidir.
27
Mayıs’tan 15 Temmuz’a her darbe teşebbüsü korkak bir şebekenin, dahili
bedhahlarla yürüttüğü eylemin adıdır. Türkiye’ye karşı, İslam’a karşı, Türk
Milleti’nin ilerleyişine karşı asırlardır vatan haini bulmakta zorlanmaya
uluslararası şebekeler tüm darbelerin müsebbibidir.
“Demokrasi
ihracı” yalanıyla kimi zaman ülkelere bombalar kimi zaman hainler
gönderilmiştir.
27
Mayıs'tan bu yana demokrasiyi "kriter" gösteren "batı"
demokrasi düşmanları ile iş tutmuştur. Batı’nın gayesi, verdikleri kadar
demokrasi; hülyası, yuları ellerinde otokrasidir. Batı için geçmişte “bizim
çocuklar” olan darbeciler kimi zaman “barış elçisi” kimi zaman “dini lider”
olarak görülmüştür.
“Demokratlar
her daim bedel ödemeye hazırdır”
1960’tan
28 Şubat’a hiç çekinmeden milleti için bedel ödeyen demokratlar, 15 Temmuz
gecesi de milli iradenin asıl sahibi oldukları bilinci ile sokaklara çıkmıştır.
17 Eylül’de şehadet şerbeti içen merhum başvekilimizin mücadelesi, 15 Temmuz’da
topyekûn millette vücut bulmuştur.
27
Mayıs’tan bugüne gücün yegane kaynağının millet olduğu tasdik olunmuştur.
Bugünden
itibaren tüm unsurları ile darbeye karşı duran milletimiz, demokrasiye sahip
çıkmaya devam etmelidir. Demokrasi herkes için tesis oldukça hiçbir güruh
darbeye teşebbüs edecek güç ve imkanı bulamayacaktır.
Tüm bu
duygu ve düşüncelerle başta milleti için bedel ödemeyi göze alarak hizmet eden,
sonrasında da şehadete yürüyen başvekilimiz Ali Adnan Menderes’i, kıymetli
bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu, 15 Temmuz gecesi meydanlarda
ve görevinin başında şehadete yürüyen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor,
ülkemizin bu gibi hain girişimlerden, saldırı ve tertiplerden muhafaza olması
için Yüce Allah’a niyaz ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder