DEMOKRAT
PARTİNİN 70 YILI
DEMOKRATPARTİ,
7 Ocak 1946 tarihinde kurulduğunda bkz. Türkiye’de neler oluyordu?
Kuzey
komşumuz dost bir hükümetin iş başına gelmesini (ki, Türkiye’nin stratejik
noktalarını işgal edebilsinler) istiyordu, Demokrat Parti’nin resmen kurulduğu
günlerde.
1945
yılının sözlü taleplerini (Kars, Ardahan ve Boğazlarda Ortak Yönetim) yazıya
dökmek için bir süre daha bekleyeceklerdi Putin’in dedeleri; acaba, Demokrat
Parti dost bir hükümet alternatifi olabilir mi, diye.
Nedenini
rahmetli Metin Toker yazmış:[1]
“Sovyetler
Birliği son oyununu Eylülün başında denedi. 21 Temmuz seçimlerinin cereyan
tarzının doğurduğu karışıklıkları DP’nin bir ‘halk ayaklanması’ tertipleme için
istismara kalkışmayacağını Kremlin çabuk anladı. Zaten DP liderlerinden o
hususta bir şey beklemeyecek kadar gerçekçiydi. Bunlar da, İnönü derecesinde
‘Mustafa Kemalin yolu’ndaydılar. Yani Türkiye’nin Sovyetleştirilmesine
karşıydılar.”
YORUM:
Sovyetler; birinci notayı (8.8.1946) vermeden önce 1946 seçimlerini sonucunu ve kurulacak yeni hükümeti beklemişlerdi. Saracoğlun’dan daha sert mizaçlı, iki binli yılların sözcüğü ile ‘Şahin’ bir başbakanın atandığını ve Demokrat Parti’nin seçimlerdeki usulsüzlüklere şiddetle itiraz etmekle birlikte Metin Toker’in yazdığı gibi bir halk ayaklanmasına dönüştürmek gibi bir girişimde bulunmadığını görünce notaları vermişlerdi.
Sovyetler; birinci notayı (8.8.1946) vermeden önce 1946 seçimlerini sonucunu ve kurulacak yeni hükümeti beklemişlerdi. Saracoğlun’dan daha sert mizaçlı, iki binli yılların sözcüğü ile ‘Şahin’ bir başbakanın atandığını ve Demokrat Parti’nin seçimlerdeki usulsüzlüklere şiddetle itiraz etmekle birlikte Metin Toker’in yazdığı gibi bir halk ayaklanmasına dönüştürmek gibi bir girişimde bulunmadığını görünce notaları vermişlerdi.
Türkiye’nin
özellikle ikinci notaya (24.9.1946) uzun cevabını da aldıktan sonra
hırçınlıkları
bir ölçüde
geçmişti. Stalin öldükten (1953) sonra Türkiye’ye yönelik üslupları iyice yumuşayacaktı…
İşte bu
koşullar altında kurulan, 14 Mayıs 1950’de tek başına iktidara gelen, 27 Mayıs
1960’da, arkasında bambaşka bir Türkiye[2]
bırakarak askeri bir darbe ile devrilen ve 29 Eylül 1960 tarihinde mahkeme
kararı ile kapatılan bir Demokrat Parti.
1992
yılında yeniden açıldı, Demokrat Parti. Ankara Altınel oteldeki kongrede bazı
eski DP milletvekilleri sevinçten ağlıyorlardı. Partinin bugünkü durumunu
görseller ne yaparlardı?
Ben 23
Mayıs 1993 günü o Demokrat Parti’nin Genel İdare Kurulu üyesi, 4 Ocak 1994 günü
de Basınla İlişkiler ve Propaganda konularında yetki Genel başkan Yardımcısı
oldum. O tarihte DYP Genel Başkanı Bayan Çiller başbakandı ve ekonomiyi de dış
politikayı da yüzüne gözüne bulaştırıyordu.
Ben de hemen her gün Bayan Çiller’e çok ağır eleştiriler içeren basın
açıklamaları yapıyordum. Bir tanesini mealen hatırlıyorum:
“Bayan
Çiller’in Türkiye’deki Mal Varlığını nakde çevirelim. ABD’ye havale edelim.
Kendisine de bir bilet alalım: İstanbul – New York, ONE WAY !”
O Demokrat
Parti’nin Genel Başkan Aydın Menderes’ti. Önce “Mezara Kadar Refah” dedi, sonra
partiler arası gitti ve geldi ve aramızdan ayrıldı. Allahtan rahmet dilerken babasının
partisine ihanetini unutmaya çalışıyorum.
2007
yılında Mehmet Ağar DYP ile ANAP’ı birleştirmeye kalkıştı ama yüzüne gözüne
bulaştırdı. % 9.5 olarak devraldığı oyu % 5.4’e düşürerek bıraktı. Ağar’dan
sonra Demokrat Parti’nin başına Çiller’in adamı olarak bilinen Soylu geldi.
Bugün AKP’nin Çalışma Bakanı !
Soylu’nun
oyu % 3 civarında oluştu. 2009 yılında önce istifa etti, ardından yeniden genel
başkan adayı oldu ve Hüsamettin Cindoruk’a yenildi, Demokrat Parti’den ayrıldı
yavaş yavaş AKP’lileşti.
Cindoruk
ekibinde ben de vardım. ANAP ile birleştik ama o birleşmeden bir şey çıkmadı.
Yine de 2011 seçiminde barajı zorlamaya hazırlanıyorduk ki, garip bir Kongre’de
Namık Kemal Zeybek Genel Başkan seçildi. Bizler ayrıldık. Birkaç ay sonra
Demokrat Parti yüzde sıfıra yerleşti. Hala daha orada.
İşte
bugünkü yüzde sıfırlık Demokrat Parti Ocak 2016 günü Sürmeli Otelde 70.
Yıldönümünü kutladı. Haberini Yeni Asya gazetesi 9 Ocak günü altıncı sayfadan
verdi.
Oysa 60ıncı Yıl’ı benim de yönetiminde olduğum Demokratlar
Kulübü muhteşem bir törenle Ankara Palas’ta kutlamıştık. Açılışta ATATÜRK’ün 10
Kasım 1953 günü Etnoğrafya Müzesinden Anıtkabir’e naklinin filmini izletmiştik
konuklarımıza. Kısa bir açılış konuşmasından sonra DYP Genel Başkanı Ağar,
İstanbul’da bir televizyon programına katılmak üzere, Anıtkabir filmini
izlemeden ayrılmıştı. 9. Cumhurbaşkanı ise programı sonuna kadar izlemiş
üstelik benim de katıldığım panelde bir konuşma da yapmıştı.
Bugün,
2016 yılında Demokrat Parti’nin seçmenleri AKP’ye yapıştılar. Demokrat
Parti’nin anlamı kalmadı. Yakında Demokratlar Kulübünün de kapanacağını duydum.
Bari partiyi de kapatsınlar bitsin bu hazin süreç.
Nedense bu
son cümleyi yazınca Yeni Delhi’de Türkeş ile ilk tanıştığımız 23 Kasım 1961
günü hatırladım. İdamlardan kısa bir süre sonra idi. O gün 27 Mayıs’ın yanlış
olduğunu söylemişti Türkeş. Oğlu Tuğrul 7 yaşında idi. Bugün Başbakan
Yardımcısı !
[1]
Türkiye
Üzerinde 1945 Kabusu, 1971, sayfa 111, bold vurgu M. Toker’in.
[2]
Çok güçlü bir TSK, NATO üyesi,
CENTO üyesi, Kıbrıs Cumhuriyetinin garantörü. Sanayileşmeye elverişli maliyette
elektrik enerjisi üretmeye başladığı için hızla sanayileşmekte olan Türkiye.
ERDEMİR yakında yılda 500 bin ton yassı çelik (saç) üretecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder